İstanbul Senin, Taksim Meydanı

İSTANBUL SENİN, TAKSİM MEYDANI

Taksim Meydanı’nda kamusal alan inşasının başlangıcı da Cumhuriyet’in modernlik projesinin sonucudur. Türkiye deneyiminde, kentsel ölçekte çağdaşlaşma her zaman merkezi yönetimin kararları doğrultusunda gerçekleştiği için meydanın hikayesinde tarih boyunca siyasi tavırlar etkin rol oynamıştır. Bu bağlamda Taksim’in fiziksel dönüşüm süreci aslında siyasi gücü elinde tutan yönetimin toplumsal dönüşüm çağrısıdır. Temel amacı modernleşme olan bu çağrının mesajları planlanma ve mimarlık aracılığıyla verilmek istenmiştir.

İstanbul’un modernleşme süreci içinde özel bir yeri olan Prost Planı: kültürel bir devrim olan Cumhuriyet modernizminin kentsel kamusal mekanını planlamayı amaçlamaktadır. 

”Les Transformations d’İstanbul” mottosuyla yapılan planlama, kentin güzelleştirilmesi ve hijyenin sağlanması için serbest alanların esas öge olmasını hedef alır. Parklar, gazinolar, plajlar, kulüpler, opera bale ve tiyatro binaları gibi kent sahneleri kültürel devrimin kamusal mekanlarıdır ancak bu kamusal mekanların en önemlisi, yeni toplumsalın gereksinim duyduğu tören alanıdır. Proust’un Taksim Meydanı önerisi bu ideolojik zemin üzerinde ve öncelikle Cumhuriyet Anıtı’nın yapımı için seçilen “yer’e” müdahale ile başlar. Bu müdahale mimarlık literatüründe “boşaltma “olarak tanımlanmaktadır çünkü anıt, kentsel doku ve kent hafızası içinde önemli bir yeri olan Topçu Kışlası’na ait yapı topluluklarına müdahale edilerek-yıkılarak-yapılmıştır.

Taksim Meydanı, fiziksel olarak Cumhuriyet Anıtı çevresinde gelişen boşluğun zaman içinde genişleme ve boşaltılma, anlamsal olarak da yaklaşık 200 yıldır Türkiye’de varlığını sürdüren farklı düşünce  ikliminin görünürlük  kazandığı, kırılma yaşadığı ve birbirleriyle çatışma yaşadığı bir yer’in hikayesidir. Bilindiği gibi şehirler, yaşanan bir coğrafyadır ve yaşanan olaylar ve onlara tanıklık eden mekanlar da hafıza mekanlarıdır. Toplumların uygarlık tercihine uygun olarak değişen, dönüşen veya yok edilen mekanlar ise şehrin hafızasını oluşturmaktadır. Taksim Meydanı olarak tanımlanan bu yer “Anıt” çevresinde daha da genişleyip  sınırlarını kaybetmiş olsa da hem fiziksel hem de zihinsel olarak kentin yani İstanbul’un  hafızasında iz bırakmış olayların kamusal mekanıdır.

 





Toplumların modernleşme süreçleri, geleneksel yaşam algılarını veya mekânsal biçimlenişleri etkilemiştir. Taksim, bu etkilenmeyi en yoğun yaşamış bölgedir bu nedenle “yüzleşmek” konsepti başlığında Taksim Meydanı ve etkileşim alanı içindeki tasarım problemleri fiziksel, kavramsal ve mental olarak üç başlıkta toplanmıştır.

Fiziksel Problemler; Meydan ve Gezi Parkı çeperleri, Maksem ve İstiklal caddesi çeperleri, Anıt ve yakın çevre çeperleri ile ulaşım ve hareket problemlerinden oluşmaktadır. Bu amaçla Gezi Parkı çeperi tüm yönlerde amfi düzeninde tasarlanmıştır. Böylece Parkın doğal bitki dokusu bozulmadan zengin bir kentsel kullanım yaratılmıştır. Amfileşme meydan ve Cumhuriyet Caddesi yönünde genişletilerek Anıt daha güçlü bir biçimde tariflenmiştir. Bu hareketlenmenin yarattığı mekanlar meydan köşesinde Taksim Meydanı’nın ana ulaşım çekirdeği olarak tasarlanmıştır. Meydandan diyagonal olarak gelişen ulaşım aksı Cumhuriyet Caddesi yönünde bir iç sokağa dönüşerek ticari kullanımlara ayrılmıştır. Meydan yönünde ise güvenlik ve sosyal mekanlara ayrılmıştır. Böylece Meydan yaya hareketi açısından güçlü bir odak haline gelmiştir.

Kavramsal Problemler; Toplumsal hafıza bilindiği üzere kendini şehir mekanında göstermektedir. Bu açıdan Taksim her zaman “öteki”ler için bir ”meydan okuma” alanı olarak  algılanmıştır. Mimari konsept “meydan okumak” yerine meydanı “herkes” için bir kentsel yaşam alanına dönüştürmeyi amaçlamaktadır. Bölgenin tarihsel süreçte sahip olduğu olanaklar (kent panoraması, kültürel, rekreasyonel vb) yeniden kazandırılmaya çalışılmıştır.  Taksim Bölgesi’nin İstanbul, Türkiye ve Dünya için olan Cazibe merkezi algısı tasarım yaklaşımının kavramsal boyutuna eşlik etmektedir.

Mental Problemler; Toplumsal Hafızanın topoğrafyası ile yüzleşmek olarak tanımlanan mimari konsept, mental problemleri çözmek için geliştirilmiştir. Hafıza Mekanı olarak tanımlanan yapı ögesi Topçu Kışlası’nın geometrisini kullanmaktadır. Gölgesi zemine düştüğünde bir anı değeri yaratacaktır. Hafıza Mekanı’nın taşıyıcıları toplumsal hafıza içindeki “hatıralara” karşılık gelmektedir. Gezi Parkından yürüyen merdivenlerle ulaşılan Hafıza Mekanı Toplumsal Hafızada iz bırakmış olayların sergilendiği, kültür sanat ortamdır. Hafıza Mekanın üst yüzeyi Taksim Bahçesi olarak tanımlanmaktadır. Taksim Bahçesi’nin sahip olduğu kent panoramasının değeri burada kentliye yeniden sunulmaktadır. Taksim Bahçesi, Boğaziçi, Tarihi Yarımda, İstiklal Caddesi ve Haliç’e açılan vistalara sahiptir. Böylece Divan Oteli’nin ön Bahçesi ya da Ceylan Oteli’nin arka Bahçesi konumunda kalmış olan Taksim Bahçesine  eski değeri yeniden kazandırılmıştır.

 


Slide Background
Gülay USTA
Ayhan USTA
Ali Kemal ŞEREMET







 


 

Copy link
Powered by Social Snap