İSTANBUL DENİZ MÜZESİ
İstanbul deniz müzesinin yeni binası mevcut yapı adasında ve mevcut yapı dokusu içinde gerçekleştirilecektir. Binanın tasarım yaklaşımı aşağıdaki gibi açıklanabilir:
1. Tasarıma esas olan düşünce İstanbul boğazının kıyısında çok özel bir yere sahip olan deniz müzesinin sirkülasyon alanlarını hem iç mekan, hem de dış mekanı öne çıkaracak biçimde tasarlamaktır. Bu bağlamda ana teşhir binası için seçilen formu izleyen rampalar bir üst kota yükselirken hem sergileme mekanı içinde farklı vistaların yakalanmasına olanak sağlamakta, hem de dış yüzeyle ilişkilerinde gezenlere eşsiz boğaz manzarasını sunmaktadır.
2. Ana sergi mekanı duvarları tasarlanırken yukarıda anlatılmaya çalışılan dış mekanı algılama, boğazı seyretme duygusunu gerçekleştirebilmek için duvar yüzeyleri birbirini izleyen kırık parçalardan oluşmaktadır. Bu kırık yüzeylerden kırılarak iç mekana düşen ışıklar kaliteli bir sergi iç mekanı elde edilmesine olanak sağlarken, iç/ dış arasındaki geçişlere de fırsat vermektedir.
3. . Müze sirkülasyon şeması incelendiğinde rampalarla katlara ulaşılmaktadır. Oval form simetri eksenine göre dönüşümlü yerleştirildiğinden özellikle saltanat kayıkları için istenilen ideal tavan yüksekliğine ulaşılmaktadır. Üst katta ise bu formu izleyen ‘ L ‘ forma ulaşılmaktadır. Bu katta yer alan objeler L’ nin diğer ucundaki armalar, tuğralar, deniz araçları, gemi modelleri’ nin sergilendiği galeri katına ulaşılmakta, oradan da mevcut teşhir binasına bağlanmaktadır.
4. Müze programı içinde yer alan er yaşam mahalline ise Dolmabahçe caddesi yönünden giriş sağlanmakta olup bu bölümün aynı zamanda er yaşam bölgesi için dış mekan olarak ta değerlendirilmesi öngörülmektedir.Er yaşam bölgesi çekirdeği adeta bir servis birimi gibi bütün müze katlarına ulaşmaktadır.
5. Müze binasına dış mekandan girişler tarihi kalıntının olduğu yönden sağlanmıştır, böylece bu alan girişte hem açık bir müzenin oluşmasını sağlamakta hem de mevcut teşhir binası ile yeni bina arasında bir tür geçiş sağlamaktadır.